Türkiye’de Kimyanın Başöğretmeni: Ali Rıza Berkem

Ali Rıza Berkem 23 Eylül 1908’de İzmir’in Seferihisar ilçesinde doğmuştur. Babası Tahsildar Mustafa Efendi, annesi Emine Hanım’dır. İlköğrenimini Seferihisar Zükûr Mektebi İptidaisi’nde İzmir’in işgal yıllarında tamamlamıştır. Orta ve lise öğrenimini İzmir Erkek Lisesi’nde almıştır ve lisesine kendi ilçesinden giden tek öğrenci olmuştur. Kendisi lise öncesinde bir dönem mal müdürlüğünde çalışmıştır. Yükseköğrenimini ve doktorasını ise fizikokimya ve kimya mühendisliği alanlarında, Avrupa’nın en eski üniversitelerinden biri olan Montpellier Üniversitesi’nde yapmıştır. Bilime ve toplumsal hizmete adadığı hayatıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin akademik kültürünün yaratılmasına ve kurumsallaşmasına büyük emekler vermiş olan ve uzun yıllar başkanlık etmiş olduğu Türkiye Kimya Derneği’nin “Şeyh-ül Kimyageran” payesine layık gördüğü Ali Rıza Berkem 22 Mayıs 2007’de İstanbul’da vefat etmiştir.

Liseyi birincilikle bitiren Ali Rıza Berkem, Atatürk’ün öngördüğü bir program çerçevesinde Maarif Vekâleti tarafından Cahit Arf, Sabahattin Eyüboğlu gibi isimlerle beraber 1928 yılında Avrupa’da eğitim görmeye gönderilmiştir. Ali Rıza Berkem, Mustafa Kemal Paşa’nın İzmir’in kurtuluşunun ardından liselerine yaptığı bir ziyarette Gazi Paşa ile tanışma fırsatı da bulmuştur. Berkem’in cumhuriyetin kurucusuyla olan münasebetinde ülkenin Başöğretmeni’ne, ünlü Fransız kimyacı Lavoisier’in enerjinin korunumu yasasını ifade ettiği “Tabiatta ne bir şey kaybolur, ne de yoktan var olur” düsturunu Fransızca’dan Türkçe’ye çevirmiş olması ilginç, sembolik bir tesadüftür. Çünkü Berkem Fransa’nın Montpellier kentinde dört yıl süren yüksek öğrenimi sonunda, “Fizik Bilimleri Öğretim Lisansı” diploması ve “Kimya Yüksek Mühendisliği” birinciliğiyle mezun olduğu gibi, o yıl ihdas edilen “Coulouma Ödülü”nü de kazanacaktır. Üniversitesinin bu ödülü verdiği ilk yabancı öğrenci olarak, Ali Rıza Berkem yeni kurulan cumhuriyetinin ona verdiği akademik ve kültürel görevi, ülke sevgisi ve sorumluluk duygusunun etkisiyle üstün bir başarı ile gerçekleştirmiştir.

1932 yılında Türkiye’ye dönen Berkem, mezun olduğu lisede bir yıl fizik öğretmenliği yapar. Ancak esasen hayatının yörüngesini şekillendirecek olan çağrı, dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’ten gelir. Erken dönem cumhuriyet tarihinin aydın kültürünü yaratacak ve yeni Türk devletini kurucusunun idealindeki medeniyet düzeyine çıkaracak olan çekirdek bir kadronun içinde yer alma anlamına gelen bu çağrı, Berkem’i 1933 üniversite reformuna dahil ederek kendisinin yarım yüzyılı aşacak akademi yaşamını başlatır. Üyesi olmaktan daima şeref duyduğu, “en yüksek kültür ocağı” olarak gördüğü, Darülfünun’un yeniden yapılandırılmasıyla oluşturulan İstanbul Üniversitesi’nde Fiziki Kimya Profesör Yardımcısı olarak başlayan Ali Rıza Berkem’in öğretim hayatı, 1978’de emekli edilmesine karşın kendi deyimiyle “hocalığın emekliliği olmadığı” için kesintisiz olarak 1993 yılına kadar sürmüştür. İstanbul Üniversitesi’nde görevine başladığının ertesi yılında Fizikokimya Kürsüsü’nün başına getirilen “Ali Rıza Hoca”, yalnız askerlik görevini yaptığı ve Tungstenler Kimyası üzerine hazırladığı doktora tezi için Montpellier Üniversitesi’nde geçirdiği 1936-1938 seneleri aralığında öğretim yaşamından uzak kalmıştır. 1939’da kürsüsünün başına geri dönen Berkem, 1953 yılında aynı kürsüde profesör olmuştur. Ülkesinin uluslararası alanda daima bilimsel çalışmalar ile önde olması gerektiğini düşünen Berkem, 1955 yılını Oregon Üniversitesi’nde misafir profesör olarak, 1956 senesini de A.B.D.’nin en önemli bilim ve uygulama merkezlerinin başında gelen Oak Ridge Nükleer Araştırma Enstitüsü’nde radyoizotoplar üzerine araştırma yaparak geçirmiştir. 1962-1964 yılları arasında İ.Ü. Fen Fakültesi dekanlığının ardından, önce 1964’te kurulan Kimya Yüksek Okulu’nun müdürlüğünü, 1967-1975 yılları arasında da daha sonra kurulan Kimya Fakültesi’nin 3 dönem boyunca dekanlığını yapan Berkem, 1957’den 1978 yılına kadar da devamlı olarak İ.Ü. Senatosu’nda Fen Fakültesi’nin temsilci üyeliğinde bulunmuştur. 1963-1987 yılları arasında, önce Galatasaray Mühendislik Yüksek Okulu’nda ve daha sonra bu okulun dönüştüğü Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapmıştır. 1987-1993 yıllarında ise İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde sözleşmeli öğretim üyesi olarak çalışmıştır.
Profesör Doktor Ali Rıza Berkem, ayrıca, Üniversiteler Arası Kurul Üyeliği (1962-1970, 1972-1978), Yüksek Öğretim ve Kredi Yurtlar Kurumu Yönetim Kurulu Başkanlığı (1969-1978), TÜBİTAK Danışma Kurulu ve Bilim Adamı Yetiştirme Grubu üyeliği (1963-1978), UNESCO Türkiye Milli Komisyonu üyeliği ve Gençlik Komitesi Başkanlığı (1969-1984) gibi pek çok değişik görevlerde de hizmet ederek, Türkiye’de yüksek öğrenimin kurumsallaştırılması meselesinde her zaman çalışmaya, öğüt vermeye ve müdahil olmaya samimiyet ve özveri ile gayret göstermiştir. Bu akademik görevlerini ifa ederken bağımsız bir bilimsel araştırmacı kişiliğinden ödün vermeyen Berkem, çok sayıda araştırma makaleleri, doktora yayınları ve çeşitli tebliğlerin yanı sıra 1936-2001 yılları arasında yayınlanmış bilimsel ve sosyal içerikli 37 kitaba imza atmıştır. Arandığında bulunacağı yer daima öğrencileriyle birlikte olduğu laboratuarı olmuştur. 28 Mayıs 1982 günü, hocalığında 50. yılının son dersini büyük bir törenle vermiştir.

Montpellier Üniversitesi’nde Öğrenci Derneği Başkanlığı da yapan Profesör Berkem’in öğrencileriyle eğitim ve öğretimin yanı sıra insani bir seviyede inşa ettiği, saygı, sevgi ve dostluk üzerine kurulu ilişkilerinin kalıcılığında, kendisinin öğrencilerin bireysel ve sosyal sorunlarıyla daima yakından ilgilenmiş olmasının da payı vardır. Berkem, 1941 yılında Fen Fakültesi Talebe Cemiyeti’ni kurarak Türkiye’nin ilk öğrenci derneğinin temellerini atmış ve 1952 yılına kadar başkanlığını yapmıştır. Öğrencilerin yemek sorununun çözülmesi için Üniversite Yemek Kurulu’nu kurmuş ve 1963-1978 yıllarında başkanlığını yapmıştır. 1975-1979 yılları arasında ise yine kendi kurduğu İstanbul Üniversitesi Spor Birliği’ne başkanlık etmiştir.

Akademi dünyasına verdiği hizmetlerin yanında daha kapsamlı bir çevrede de faal olarak ilmî birikimi toplumsal yaşamın pratiğine aktarma düşüncesindeki Profesör Berkem, bu doğrultuda, yaşamının özellikle son otuz yılını vakıf ve dernekleşme çabalarına ayırmıştır. 1919 yılında kurulan Türkiye Kimya Derneği’ne 1970 yılında başkan olmuş ve bu görevini en verimli şekilde 36 sene boyunca sürdürmüştür. Uluslararası Temel ve Uygulamalı Kimya Birliği’nin (IUPAC) 35. kongresinin İstanbul’da gerçekleşmesi de yine Prof. Dr. Berkem’in başkanlığı esnasında olmuştur. Fransız Sınai Kimya Cemiyeti’nce şeref üyeliğine layık görülen profesör, 1985 yılında Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği’nin kuruluşuna öncülük etmiş ve kendisi de 1986 yılında Türk Kimya Vakfı’nı kurmuştur.
Üniversiteler Arası Kurul, profesörün yüksek düzeyde bir fedakârlık, sebat ve edimle toplumsal ve bilimsel gelişmeye adayarak yaşadığı bir akademik hayatın sonrasında, 20 Kasım 1992 tarihinde hocalığının 60. yılında kendisinin onuruna İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde bir tören düzenlemiştir. “Tükenmez azmi, enerjisi ve sıcak dostluğuyla kendini Türk Yüksek Eğitimi’ne adamış olan Prof. Dr. Ali Rıza Berkem’e şükranlarımızla” hitabıyla kurul tarihinde ilk defa olmak üzere kendisine bir şeref plaketi takdim edilmiştir. Türkiye Kimya Derneği’nin 1989 yılında düzenlediği bir başka törende ise Profesör Berkem’e, kimyacıların duayeni anlamında “Şeyh-ül Kimyageran” payesi tüm üyelerin oy birliği ile tevcih edilmiştir. İstanbul Üniversitesi Senatosu 1993 tarihinde, yaptığı üstün hizmetler nedeniyle profesöre “Şeref Doktoru” ünvanını; Anadolu Üniversitesi Senatosu da 1998 tarihinde kendisine “Üniversite Doktoru” ünvanını vermiştir. Son olarak profesör, “Ülkemizde kimya biliminin kurumsallaşması yolunda yaptığı çalışmalar ve bu alanda çok sayıda bilim adamının yetiştirilmesine ortam ve olanak hazırlaması” nedeniyle 2002 yılında “TÜBİTAK Hizmet Ödülü” almıştır.
Biyokimya mütehassısı, kimyager Dürdal Berkem’le 1958 yılında evlenip, sakin ve mütevazı bir aile hayatı yaşamış olan Profesör Doktor Ali Rıza Berkem’in Emine Erdem, Melek Berkem ve Ayşe Berkem adlarında üç kızı ve Mehmet Erdem, Zeynep Erdem, Can Günşiray, Melisa Ünver ve Ali Ünver adlarında beş torunu vardır.

Tabirin gerçek anlamıyla, vefat anına kadar canıyla ve başıyla çalışan; gerçekleştireceği hayallerini an be an diri tutan; anlayış, cömertlik ve iyimserlikle insan yetiştirmeyi hayatının odak noktası kılan; kalbi yalnız ailesi ve öğrencileri için değil, insanlık için çarpan Profesör Doktor Ali Rıza Berkem’i, kendisini sadelikle anlattığı şu sözleriyle sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz:

“Atatürkçüyüm. Müslümanım. Allah’la kul arasına girilmesini asla kabul etmem. Laik, demokratik Cumhuriyet’e içtenlikle bağlıyım. İnsanları severim. Onlar hakkında en küçük bir kötülük düşünmem. Din, ırk, mezhep, renk; fakir, zengin olmak benim için asla fark etmez. Ben insanı insan olduğu için severim. Çocuklarıma taşınır ve taşınmaz pek bir şey bırakamıyorum. Bırakacağım tek şey, babalarının tertemiz bir geçmişi ki bu da onlara yeter sanıyorum.”